Pekingese

Pekingese her renk olabilen uzun, düz ve gösterişli tüylere sahiptir. Büyük, koyu renkli, canlı ve hafif dışarı çıkık birbirinden uzak gözleri iri kafatasını tamamlar. Koyu renkli kırışık burun kısmı ve sarkık uzun tüylü kulakları ile düz bir yüzü vardır. Boyun kısa ve kalındır. Ağzı kapandığında ne dişleri ne de dili görünmemelidir. Bu küçük ancak oldukca kemikli olan köpeklerin kendilerine has yuvarlanmaya benzeyen bir yürüyüş şekli vardır.


Karakteri

Pekingese kendini tehlikeye atacak kadar cesur ve gözüpek bir köpektir. Duyarlı, bağımsız ve sahibine karşı aşırı sevgi doludur; ancak yabancılara karşı mesafelidir. İnatçı ve kararlıdır ve sahibine dediğini yaptırma isteğinin yanı sıra iştahsızlık nedeniyle de yemek yedirmek bazen güç olabilir. Fazla beslendiğinde Pekingese kolaylıkla şişmanlayabilir. Kıskançlık düzeyinde sevgi dolu olabilirler. Fazla havlamaya eğilimleri olduğundan iyi birer bekçi köpeğidirler. Sert oynanmaya gelmeyeceğinden çocuklu ailelere tavsiye edilmez. Tuvalet eğitimi alması zaman alabilir.

Yaşam Ortamı

Pekingese, apartman hayatı için uygundur. Ev içinde çok hareket etmezler ve bahçesiz bir evde de yapabilirler.

Egzersiz İhtiyacı

Bazı Pekingese’ler yürüyüş yapmaktan pek hoşlanmazlar. Fazla egzersize gereksinimleri olmasa da düzenli oyun onları zinde tutacaktır.

Bakımı

Uzun tüylerin günlük bakımı ve fırçalanması şarttır. Düğümlenmemeleri için arka kısımlara özellikle dikkat edilmelidir. Dişiler çiftleşme dönemlerinde alt kürklerini döker. Düzenli olarak kuru şampuanlama yapılmalıdır. Yüz ve gözleri günlük olarak temizlenmeli ve parmak araları temiz tutulmalıdır. Bu köpekler orta derecede tüy dökerler.

Kökeni

Pekingese, kötü ruhları kovan efsanevi Foo Köpeğinin günümüzdeki devamı olarak görülür. Çinliler tarafından yarı kutsal varlıklar olarak kabul edilirlerdi. Sıradan halk onlara selam vermek zorundaydı ve çalınması ölüm demekti. İmparator öldüğünde diğer yaşamda korunmasını sağlamak için köpeği ile birlikte gömülürdü. 1860 ‘da Pekingese batıya getirildi. 1893 ‘da ırk ilk defa İngiltere’de showlarda tanıtıldı. Amerika’da tanınması 1909’u buldu.